27 Ocak 2009 Salı

Altınoluktayım.. Uzun süre yazamayabilirim . Herkese sevgilerimi yolluyorum =]

Not: Yorumlara sonra cevap yazacağım. Burada huzur içerisinde kafamı dinleyip, arınıp, öyle döneceğim İstanbul'a...

23 Ocak 2009 Cuma

Çifte Kumrular

Nereden başlasam ki. Dünden başlayayım en iyisi..
Uzun zaman sonra ilk defa dışarıya çıktım. Arkadaşlarla taksime gitmeye karar vermiştik. Sabah saat onda kalktım. Yaklaşık 8 saat uyumuştum ama bu bana asla yetmez çok uykucu birisiyimdir. Her neyse hazırlandım çıktım yola. Normalde eski, bilindik güzergahından gitmesi gereken güzide otobüs, her nasılsa farklı bi yola saptı. Kendimi Akmerkezin önünde buldum :D Orda otobüsten indim ve taksim otobüsüne bindim. Bu seferki hakiki taksim otobüsü :) Oraya vardığımda arkadaşlarla buluştuk. Toplam 4 kişi + 1 çifte kumrular dan oluşuyoduk.. İstiklale dogru yürüdük.
İçim bir garip olmuştu. En son buraya -onunla- gelmiştim.. Yürüyorduk İstiklalin üzerinde yanımızda çifte kumrular.. Evet biz de yürüyorduk bir zamanlar onunla çifte kumrular gibi.. Baktım insan kalabalığına sanki bizi arıyormuşçasına, bulamadım..
Pahalı sayılabilecek bir cafeye girdik ama öncesinde arkadaşım 'Yeşilçama gidelim orası çok güzel' diye tutturdu.. Yeşilçam.. Evet burası onunla gittiğimiz yerdi. Çok beğenmiştik orayı. Sessiz sakin küçük bi yerdi. Bir daha gelmek için sözleşmiştik ama olmadı, olamadı, yarım kaldı...
O pahalı sayılabilecek cafeye girdik. Paramın az olması beni endişelendirdi o anda.Masaya dizildik. Daha önceden süregelen bir sohbete devam ediyordu arkadaşlarım. Top diye dalga geçiliyordu bi arkadaşla. Bana eliyle yuvarlak işareti yapıp karşıdaki arkadaşı işaret ediyodu, gülüyoduk. Ben de gülüyodum. Hatta bana ' innersilence ondan uzak dur, gay o gay ' diyorlardı. Halbuki farkında bile değillerdi tam tersi olduğundan :) Bir an için benim gay olduğumun farkında olsalar acaba ne olur diye düşündüm kendi kendime. Tabi hemen silip attım o düşünceyi kafamdan. Olamazdı, kaldıramazlardı bunu. Yemek bitti ve kalktık, hesabı ödedik. Allahtan param yetti. Ve tekrar koyulduk yürümeye İstiklalde..
Nargile olan, güzel bir cafe biliyolarmış oraya gittik. Manzara çok güzeldi.. Hemen İstanbul Boğazı nın o eşsiz güzelliğine bakan tarafa oturdum. Çifte kumrular deyim yerindeyse
'yiyişiyorlardı'.. Bir ıhlamur içtim, iyi geldi boğazlarıma. Şimdi tekrar caddedeydik. Yukarıya doğru yürüyorduk. Gitmek istemiyordum, dışarısı bana çok iyi gelmişti, unutturmuştu acılarımı yüreğimdeki ...
Kabataşa indik yürüyerek; orada iki arkadaşımız vapura binmek üzere ayrıldı yanımızdan. Kaldı geriye çifte kumrular, ben ve bir kız arkadaşım. Onunla yürüdük doğal olarak, kumrular birbirine daha yakın olsun diye !
Şimdi Dolmabahçe' den Beşiktaş'a doğru yürüyorduk. Arkadaşla önümüzde giden kumrulara baktık. Aramızdaki diyalog :
O: Şunlara bak öpüşüyolar.
Ben: Yok yok yanlış görüyosun birbirlerine bakıyolar ( bendeki iyimserlik tavrı)
O: Hayır ya bak şimdi bak gördün mü ?
Bendeki tepki : Aaaa evet inanmıyorum allah kahretsin!
Belli ki onun da unutamadığı acılar vardı yüreğinde. Beraber bunları yol boyunca paylaştık. Bana sevgilimin olup olmadığını sordu. Bitti dedim... Çok acı olduğunu, alışmaya çalıştıgımı söyledim ona. O da eski sevgilisinden bahsetti. Dertleştik. İyi geliyordu dertleşmek. O an ona gay olduğumu söylesem keşke diye geçirdim içimden.Çünkü bana kızlara açılmak daha kolaymış gibi geliyordu hep. Ama yol bitmişti malesef... Beşiktaş'a varmıştık. Belki de yol devam etseydi ona açılıp rahatlıyacaktım. Ama en iyisi buydu belki de...

20 Ocak 2009 Salı

Rüya

Rüyamda gördüm yine.. Rüyada bile olsa onu hissetmek güzel. Barışmamıştık, barışmaya çalışıyoduk. Üniversite gibi biyerdeydik. Bir arkadaş grubu vardı. Ben onların arasında degildim elimde telefon gibi bişey bekliyodum. Ama yanımda oldugunu hissediyodum sanki orda oturuyodu.Sonra bir telefon geldi, ben gidiyorum diye. Hemen kalktım ordan yanına gitmek için. Ama merdivenlerden inerken gözlerim onu arıyodu ve o yoktu.. Elimde telefon, acaba nerde diye saf saf bakınıyodum etrafa.. Sonra evlerin arasında biyere geldim. Onun evi miydi, başkasının mı bilmiyorum. Oralarda gezinirken köpekler saldırdı.. ve sonra uyandım.. Yoktu .. Ama rüyamda bile hissetmek güzeldi..Çokkk özledim onu =( Hasret kaldım...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Yeniden

Yeniden hayata dönüyorum :) İnsan kendi ile başbaşa kaldığında resmen deliriyomuş. Ben bunu geç fark ettim ama olsun. En azından delirmiycem bundan sonra =) Her neyse, asıl bahsetmek istediğim konu, bir kitaba başlamam. Kitaplığımda 'Benden Selam Söyle Anadoluya' isimli; Dido Sotiriyu adlı yazara ait, eskiden kalmış bir kitap buldum. Başladım kendilerine. Hoşuma gitti. Konusunu tam bilmiyorum ama okudukça bahsederim. Şimdilik güzel bir kitaba benziyo. Bir kitaba başlangıç yaptım ve bu kitabın içinde bulunduğum karamsar+depresif+melankolik+vesaire durumlardan kurtulmam için bir referans olmasını istiyorum; diliyorum...

Uyanış


Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı

Yastığına senin sarılıp, kokunla uyumuşum
Üstüm açılmış ürperirken, sabah olmuş
''Uyan'' dedi bir ses; ''Uyan, o burada... ''
Uyandım; aradım; bulamadım...

Suçum neydi, neden böyle oldu ?

Bu sabah bir umut var içimde;
Nasıl olsa geri gelirsin diye...
Herşey yerli yerinde yine
Bu sabahların bir anlamı olmalı

Koltuğuna senin kıvrılıp, hayalinle uyumuşum
Camlar açık kalmış; üşürken sabah olmuş
''Uyan'' dedi bir ses; ''Uyan, o burada...''
Uyandım; aradım; bulamadım...

Bu sabah bir umut var içimde;
Nasıl olsa geri gelirsin diye...
Herşey yerli yerinde yine

Bu sabahların bir anlamı olmalı...
VEGA

Not: Onu rüyamda gördüm her zamanki gibi.. Tıpkı gerçek gibiydik..

Not2: Girdiğim yazıların saati yanlış gösteriliyo ya deli oldum.

The End

Acı çektirmek istedin, açıkça söyle işte..Acı çektirmek için konuştun benimle. Çektim zaten, mahvoldum. Karnım agrıdı günlerce, kafam patladı düşünmekten. Ama artık bitti. Birbirimizi tükettik. Evet, seni seviyorum şu anda. SENİ SEVİYORUM ! .. Bitti, tükettik. Sen (+) yüklü, ben (-) yüklü birer yük gibi nötrledik birbirimizi.. Muazzam pişmanlık verici bi duygu birbirimizi tüketmek.. Sende tık yok biliyorum, söylemek istedim sadece duygularımı. Duygularımı açıklayabildiğim tek yer burası. Burayı da seviyorum..

18 Ocak 2009 Pazar

Yeniden çaresizlik..

Yoruluyorum.. Kendimi salak gibi hissediyorum. Neden sürekli yufka yürekli olan taraf benim ? Herkesin bir dayanma sınırı var, benimki dolmak üzere.. Karşılık alamamak kötü bir durum,karşılık alamıyorum..Hele ki onun umurunda değilken benim neden umurumda olduğum sorusuna cevap bulamamak beni daha da deli ediyo. Daha fazla dayanamıyorum. Gurur desen çoktan ezilmiş gitmiş zaten.. İç huzurumu tekrar sağlamak benim için ve tüm hayatım için çok önemli .. Innersilence; toparlanman lazım !

17 Ocak 2009 Cumartesi

Çaresizim

Bilgisayara bakmaktan başım ve gözlerim ağrımış. Karın ağrılarım eskisi kadar olmasa da azaldı ama bir türlü geçmiyo, geçiremiyorum. Aklım bir yerlerde takılıp kaldıkça karnım ağrıyor. Çok kötü bir durum bu. Soruyorum,deniyorum, danışmaya çalışıyorum ,yıkılıyorum,kalkıyorum, aklımın takıldığı yerlerden kurtulmaya çalışıyorum.. Hoş bir müzik sesi var içerden gelen, duygularımı okşuyor, ama onlar da işe yaramıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum. Düşünüyorum,zaten tek yaptığım bu. Bir yerlerde sorun var ama bir süre sonra bi bakıyorum geçmiş; sorun falan yok. Diyorum ya, karışık. Bulanık; flu bir başka deyişle. Paylaşmak istedim çaresizliğimi kendimle ve okuyanlarla ,duygularım her zamankinden çok daha yoğun. Umarım mutlu olurum !

15 Ocak 2009 Perşembe

Acı

Yufka yürekli olmaktan gurur duyuyorum. Ama insana çok acı veriyor. Acı.. Acıyı fiziksel olarak mide kasılmalarımda hissedebiliyorum... Bir de düşünsel acı.. İşte o en kötüsü.

(I'm very confused )

Merhabalar tekrar. Yazılarımı benden başka kimse okumuyor biliyorum çünkü daha yeniyim. Kimseler bilmiyor beni :) Bir kişi hariç kaçakgay.
Bugün olanları anlatayım okuyan olursa tabi( ya da ben yazıp ben okuyayım :D ).. Her neyse; Sabah erken kalktım okula gittim. Computers&Information Systems (kendisi dönemin en saçma sapan derslerinden yalnızca biridir.)
dersinin sınavı vardı. Haliyle girdim o sınava, güzel geçti. Sonra çıkışta arkadaşlarla finallerin bitmesinin verdiği huzurla bir yerde oturmaya gittik ve bişeyler atıştırdık. Sohbet ettik fazlaca. Sonra kalktık, başka arkadaşlarla buluşmaya gittik topluca. Bu arada benim başımın ağrısı ve son bir haftanın bana armağan(!) ettiği karın kasılmaları yine rahat durmadı.. zaten içimde biriken özlem duygusunun verdiği rahatsızlıklar üstüne bir de onlar katılınca hadi bakalım hurrraaa çık işin içinden innersilence. Öyle çık demekle olmuyor. Tabiki çıkamadım işin içinden :D Ve hala da çıkamıyorum. Kafam çok karışık. O karmaşıklığı çözmek için kafamı dinlemek istiyorum. Sanırım şimdilik benim için en iyisi bu.. Huzur
Inner Silence

14 Ocak 2009 Çarşamba

Açılış.

Aslında blog açsam mı açmasam mı diye çok düşündüm, açmaya karar verdim. Duygularımı ,düşüncelerimi, yaşadıklarımı, hissettiklerimi, belki edebiyat kokan yazıları insanlarla paylaşmak istedim. Hoşgeldim :)